25 Nisan 2012 Çarşamba

Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme Slayt

9 Nisan 2012 Pazartesi

6. Sınıf Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme

1.ÜNİTE 



Aşağıdaki linklere tıklayarak bilgilere ulaşabilirsiniz.

1.CANLILIĞIN TEMELİ: HÜCRE


2.İNSANLARDA,ÜREME,BÜYÜME VE GELİŞME


4.ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE ÜREME


5.BİTKİLERDE,ÇİMLENME,BÜYÜME VE GELİŞME



 

5.BİTKİLERDE,ÇİMLENME,BÜYÜME VE GELİŞME

                                                 ÇİMLENME:


Tohumun Çimlenmesi :
Tohumdaki embriyonun uygun şartlarda bitkinin kök, gövde ve yaprak gibi kısımlarını oluşturmaya başlamasına çimlenme denir. Çimlenmenin gerçekleşebilmesi için su (nem), sıcaklık ve oksijenin yeterli miktarda olması gerekir.
Su, sıcaklık ve oksijen yeterli miktarda ise (embriyo gelişerek) tohumun koruyucu kabuğu çatlar ve çimlenme başlar. Çimlenme sırasında tohumdaki embriyo sürekli büyür ve gelişir. Embriyo gelişirken ihtiyacı olan besini etrafındaki çeneklerden karşılar.
Tohumun çimlenebilmesi için sıcaklığın yeteri miktarda olması gerekir. Düşük veya yüksek sıcaklıklarda çimlenme süresi çok uzar, çimlenme yavaşlar. Çok yüksek veya çok düşük sıcaklıklarda (0 0C – 35 0C nin dışında) ise çimlenme gerçekleşmez. Çimlenmenin gerçekleşebilmesi için sıcaklık 18 – 25 0C civarında olmalıdır. Bu nedenle ekim için en uygun mevsim ilkbahardır.
Tohumun çimlenebilmesi için suyun yeterli miktarda olması gerekir. Fazla veya az suda çimlenme gerçekleşmez veya yavaş gerçekleşir. Tohumun çimlenmesi için gerekli olan su çimlenme sonucu oluşan bitkinin büyümesi için de gereklidir.
Çimlenme tamamlanınca bitkinin kök, gövde ve yaprakları oluşur.
Tohum çimleninceye kadar besin üretemez yani fotosentez yapamaz (yaprakları olmadığı için). Çimlenme sonucu bitkinin yaprakları oluştuğu için fotosentez yaparak kendi besinini kendisi üretir. (Fotosentez yaptığı andan itibaren çeneklerdeki besini kullanmayacağı için çenekler atılır).
Bitkinin fotosentez yapabilmesi için su, karbondioksit gazı, sıcaklık ve ışık enerjisine yani güneş ışığına ihtiyaç duyar. Bu nedenle bitkinin büyümesi için su, karbondioksit gazı, ışık, sıcaklık ve oksijen gazı (solunum yaparken) gereklidir.
Tohum çimlenirken fotosentez yapamadığı için toprağa, güneş ışığına ve karbondioksit gazına ihtiyaç duymaz. (Çimlenirken sadece solunum yaptığı için kuru ağırlığı azalır).

NOT :

 1- Bitkilerin çimlenmesi ve büyümesi için gerekli olan şartlardan biri olan sıcaklık
seralarda kontrol altında tutulabilir. Bu nedenle mevsimlere özgü sebze ve meyveler mevsimi dışında da üretilebilir. Seralarda en düşük sıcaklık 100C, en yüksek sıcaklık 320C dir.
2- Bitkide çimlenme, büyüme ve gelişme için sıcaklık gereklidir.




Bunu bi deneyle anlatacak olursak:

 TOHUMUN YAPISI VE ÇİMLENMESİ

DENEYİN AMACI : Tohumun yapısını incelemek ve tohumun çimlenmesi için gerekli
olan Şartları tespit etmek.
KULLANILAN MALZEMELER: Petri, tohum (fasulye, nohut vs.), su, pamuk, damlalık,
cam kalemi, iyot çözeltisi, deney tüpleri.
DENEYİN YAPILIŞI, ANALİZİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
A- Tohumun Yapısı:
1- Laboratuar çalışmalarından 3-5-10 gün önce fasulye tohumlarını üç grup olarak ıslak pamuk arasında çimlendiriniz.
2- Kuru bir tohumun üzerini örten tabakayı ve dış görünüşünü inceleyiniz. Tohumun çukur kısmındaki iz hem tohumun ana bitkiye bağlandığı hem de besin aldığı yerdir (Şekil 4.1 ve Şekil 4.2).
3-  Suda bekletilmiş fasulyelerden birinin üzerindeki örtüyü çıkarınız. Tohumun “çenek” adı verilen iki simetrik parçasını inceleyiniz (Şekil 4.3).
4-  Tohumların çimlenmesi esnasında meydana gelen yapıları oluş sırasına göre takip ederek 3-5-10 günlük çimlenmiş fasulyeleri karşılaştırarak farklarını belirtiniz (Şekil 4.4-5-6).
B- Tohumun Çimlenmesi:
1-  Cam petrileri birden dörde kadar numaralandırınız (Şekil 4.7).
2- Bir miktar pamuğun arasına fasulye tohumlarını (veya nohut tohumlarını) yerleştirip, pamuğu 1 nolu petriye yerleştiriniz (Şekil 4.8).
NOT: Pamuklar ıslak olmalı ve 1-2-3 nolu tüpler belirli aralıklarla sulanarak pamukların ıslak kalması sağlanmalıdır.
3- 1 nolu tüp: ışıklı ve ılık yerde
2 nolu tüp: karanlık ve soğuk yerde
3 nolu tüp: karanlık ve ılık yerde
4 nolu tüp: ışıklı ve ılık yerde ancak su verilmeden çimlenmeye bırakılmalıdır.
4- Tüplerdeki tohumların çimlenip, çimlenmemesi gözlenip sonuçlara varılmaya çalışılacak.
















                                           KAYNAKLAR:
KAYNAK 1:("www.upload.wikimedia.org")
* < http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/75/Sunflower_seedlings.jpg/245px-Sunflower_seedlings.jpg>
(09/04/2012).

KAYNAK 2: ("www.canlibilimi.com") 
* < http://www.canlibilimi.com/images/cimlenme.gif> (09/04/2012)

KAYNAK 3:  ("www.fenokulu.net")
* < http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=13&KonuID=944> (09/04/2012).












4.ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE ÜREME

ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE ÜREME, BÜYÜME GELİŞME



 Konu anlatımlı videomuzda da görüldüğü üzere;  

ÇİÇEĞİN KISIMLARI:
Yüksek yapılı bitkilerin üreme organına çiçek denir. Çiçekler, uzunlukları farklı bir sapın ucunda ve bir eksen etrafında iç içe geçmiş birkaç bölümden oluşur. Bunlar:

1- Çiçek sapı 2- Çiçek tablası 3- Çanak yaprak
4- Taç yaprak 5- Erkek organ 6- Dişi organ
• Tam Çiçek: Bir çiçekte yukarıda saydığımız kısımların hepsi varsa buna tam çiçek denir.
• Eksik Çiçek: Erkek ya da dişi organdan yalnızca birini bulunduran çiçektir.
• Erselik Çiçek: Erkek ve dişi organların ikisini birden bulunduran çiçektir.

1- Çiçek Sapı: Çiçeği dala bağlayan kısımdır.
2- Çiçek Tablası: Çiçek sapının ucundaki genişlemiş kısımdır. Çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar çiçek tablasına yerleşmiştir.
3- Çanak Yapraklar: Çiçeğin en dışında yer alan, yeşil renkli kısım olup, yaprağa benzer. Görevi, çiçeğin iç kısmını dış etkilerden korumaktır. Bazı bitkilerde fotosentez yapabilir.
4- Taç Yaprak: Çanak yapraktan sonra gelen, değişik renklerde olabilen kısımdır. Taç yaprakların dip kısımlarında lezzetli ve güzel kokulu salgı salgılayan hücreler bulunur.
5- Erkek Organ: Taç yaprakların iç kısmında, bir ya da birkaç daire üzerinde sıralanmış organlardır. Yapısı bir toplu iğneye benzer.
Bir erkek organda iki kısım vardır. Bunlar: 1- Sapçık 2- Başçık’tır.

Sapçıkların uç kısımlarında bulunan başçıklar, yan yana dört keseden oluşur. Bu keseler içinde, erkek üreme hücresi olan çiçek tozları (polen) bulunur. Başçık olgunlaşınca, keseler çatlar ve içindeki polenler çevreye dağılır.
6- Dişi Organ: Çiçeğin tam orta kısmında yer alır. Küçük bir sürahiye benzer.




 Üç bölümde incelenebilir:
1- Tepecik: Dişicik borusunun yassılaşmış üst kısmıdır. Tepecik, pürüzlü görünümlü olup, nemli ve yapışkan bir salgı salgılar. Böylece, tepecik üzerine gelen çiçek tozlarının burada tutulması sağlanır.
2- Dişicik Borusu: Yumurtalıktan yukarı doğru uzanan kısımdır.

3- Yumurtalık: Dişi organın alt kısmında bulunan şişkin kısımdır. Dişi organın üreme hücresi olan yumurta, yumurtalıktaki tohum taslağı içindedir.




TOZLAŞMA
Olgunlaşan erkek organdan dağılan çiçek tozlarının (polenlerin), çeşitli vasıtalarla dişi organın tepeciği üzerine gelmesine tozlaşma denir.
Tozlaşmanın başarılı olabilmesi için, bitkiler çok fazla polen üretir. Böylelikle çiçek tozlarının dişi organ tepeciklerine ulaşma olasılığı artar. Polenlerin dışında bulunan dış gömlek, uçuşmalarına yardımcı olacak yapı kazanmıştır. Milyonlarcası rüzgârla uçuşan çiçek tozlarının yalnızca çok az bir kısmı dişi organa ulaşır. Ancak, bu genellikle bitkinin neslini sürdürmesi için yeterli sayıdadır.
Tozlaşma, böcekler aracılığıyla da yapılır. Böcek vücudu üzerinde birçok çıkıntı ve kıllar vardır. Çiçek tozlarının yapısı da böceklere yapışmaya uygundur. Böcekler, vücutlarına yapışan çiçek tozlarını çiçekten çiçeğe taşırlar. Yağmur ve akarsular, kuşlar, insanlar, diğer birçok hayvanlar da tozlaşmayı sağlayabilir. 







DÖLLENME :
Tozlaşma ile dişi organın tepeciğine konan polen, buradaki nemli ve yapışkan sıvıya tutunur ve polenin dış gömleği açılır. Dişicik borusuna doğru bir uzantı oluşur. Bu uzantıya polen tüpü denir. Polen tüpü yumurtalığa kadar uzanır ve yumurta hücresini bulur ve birleşir.
İşte erkek üreme hücresi çiçek tozu (polen) ile dişi üreme hücresi yumurtanın birleşerek, çekirdeklerinin kaynaşması olayına döllenme denir. Döllenme sonucu döllenmiş yumurta hücresi zigot oluşur. Kısa süre içinde bölünmeye başlayan zigot, bitkinin küçük bir taslağı olan embriyoyu meydana getirir.
Bu aşamadan sonra, çiçekte çanak ve taç yapraklarla erkek
organın görevi bitmiştir. Bu organlar sararır, solar ve dökülür.



          ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE MEYVE VE TOHUM
Döllenmeden sonra bitki, embriyonun ve besin deposunun bulunduğu bir yapı oluşturmaya başlar. Tohum taslağı denen ve tohumu oluşturacak olan bu yapı, yumurtalık içinde meyve ile birlikte gelişir. Bitkinin tohumu olgunlaşır.

EMBRİYO + ÇENEK (BESİ DOKU) = TOHUM

Bitki türüne göre tohumlar birçok farklılıklar gösterir. Ancak, tüm tohumlarda üç yapı bulunur. Bunlar;
1- Tohum Kabuğu: Tohumu sarar, dış etkilerden korur. Çimlenme sırasında suyla şişerek patlar.
2- Embriyo: Zigotun bölünüp çoğalmasıyla oluşur. Bitkinin küçük bir taslağıdır. Kök, gövde, yaprak taslaklarını içerir.
3- Çenek (Besi Doku): Embriyoya bağlı besin deposudur. Çimlenme sırasında embriyonun beslenmesini sağlar. Fasulye, nohut gibi bitkilerde besi doku yoktur. Embriyo besinini çenek yaprak içinden alır.
Döllenmiş tohum taslağı (embriyo) tohumu oluştururken, başta yumurtalık olmak üzere çiçeğin diğer kısımları gelişerek meyveyi oluşturur. O halde tohum ve tohumu çevreleyen kısımların hepsine meyve denir.
• Meyvenin temel görevi tohumu korumak ve tohumun taşınıp dağılmasına yardımcı olmaktır.
Gerçek Meyve: Yalnız yumurtalığın gelişmesiyle oluşan meyvedir. Ör: Portakal, limon, kavun, böğürtlen.
Yalancı Meyve: yumurtalıkla beraber çiçeğin diğer organlarının da gelişmesiyle oluşan meyvedir.
Ör: elma, armut, incir. Bunlarda etli ve tatlı kısımlar çiçek tablasından oluşmuştur.





     TOHUMUN ÇEVREYE YAYILMASININ ÖNEMİ
 
Bitkiler toprağa bağlı canlılardır. Bir toprak parçasında aşırı bitki olması, bitkinin topraktan alacağı su ve mineral miktarını azaltır. Ayrıca bitkilerin bir yerde aşırı çoğalması birbirlerini gölgelemeleri demektir. Bu da fotosentez yapmak için gerekli olan güneş ışığını kapatmaları anlamına gelir. Bu nedenle bitkiler neslini sürdürebilmek için yayılmak zorundadır.
Bitkiler birçok yolla tohumlarını uzağa gönderirler. Öncelikle tozlaşmada bol miktarda çiçek tozu (polen) yaparlar. Ayrıca bol miktarda tohum yaparak da yayılma olasılıklarını artırırlar.
Tohumların yayılmasında hayvanlar için besleyici ve lezzetli meyveler büyük rol oynar. Bu sayede tohumların bir kısmı hayvan tarafından çevreye dağıtılır, bir kısmı da yenir. Tohumların bir bölümü dayanıklı kabukları sayesinde, hayvanların sindirim siteminden zarar görmeden geçer ve dışkıyla atılır. Böylece yeni yetişecek bitki, çok uzaklara taşınıp, gübre katmanıyla beraber toprağa düşmüş olur.
Bazı bitkilerde tohumun şekli ve yapısı dağılımı sağlar. Dikenli, paraşütlü, kanatlı, tüycüklü, suda yüzen tohumlar gibi.
Ayrıca insanlar da tohumların yayılmasında çok önemli etkendir.


MEYVE VE TOHUMDAN NASIL YARARLANIYORUZ?
Bitkiler meyve ve tohumlarını üremek için oluştururlar. Bazı bitkiler meyvelerinde şeker, vitamin ve mineral biriktirir. Birçoğu da tohumlarında protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineraller içeren besinler depolamıştır. içeren besinler depolamıştır.
İnsanlar ve hayvanlar için, meyve ve tohumlar sevilen besin maddeleridir.
Bazı bitkilerden sebze olarak da yararlanırız. Bunlar domates, biber, kabak, patates, turp gibi bitkilerdir. Bunların yaralandığımız kısımları meyve, yaprak, yumru gövde, çiçek, kök gibi organlarıdır. Sebze sözcüğü genelde, pişirerek yediğimiz, tatlı olmayan bitkisel yiyeceklerin adıdır. Sebze diye adlandırdığımız domates, biber, patlıcan, kabak da aslında birer meyvedir.
Bitkilerden besin olmalarının dışında, başka amaçlar için de yararlanırız. Teknolojik gelişmeler, bitkilerden elde ettiğimiz ürünleri artırmıştır. Ayrıca yararlanılan bitki çeşitleri de giderek artmaktadır. Eskiden çöp olarak adlandırılan madde artıkları, şimdi ham madde olarak adlandırılıyor.


BİTKİLERİN YAŞAM DÖNGÜSÜ VAR MI?

Kışın sona ermesi, baharın yüzünü göstermesiyle, topraktan otlar bitmeye başlar. Yağışlı havalarda büyür ve gelişirler. Havalar ısınıp topraktaki nem azaldığında çiçek açıp, yazın da kuruyup ölürler. Ama bu sırada dayanıklı tohumlarını toprağa saçmışlardır.
Bazı bitkiler ise uzun yıllar yaşar. Bin yıllık bir zeytin ağacı, iki bin yıllık bir sedir ağacı, beş yüz yıl önce dikilmiş bir ulu çınar bizi şaşırtmaz.
Bitkiler ister uzun, ister kısa yaşasın bir yaşam döngüsü sürdürür. 




                           KAYNAKLAR:



KAYNAK 1: ("www.msxlabs.org") 
* < http://www.msxlabs.org/forum/biyoloji/304941-cicekli-bitkilerde-ureme-buyume-ve-gelisme.html > (09/04/2012)


KAYNAK 2: ("www.fenokulu.net ")
* <http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=13&KonuID=70>
(09/04/2012)


KAYNAK 3: ("www.fenokulu.net13")
*< http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=13 > (09/04/2012)

KAYNAK 4:  ("www.fenokulu.net")
* <http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=13&KonuID=70 > (09/04/2012)

KAYNAK 5: ("www.msxlabs.org")
* <http://www.msxlabs.org/forum/biyoloji/304941-cicekli-bitkilerde-ureme-buyume-ve-gelisme.html>  (09/04/2012)

KAYNAK 6:("www.msxlabs.org")
* <http://www.msxlabs.org/forum/biyoloji/304941-cicekli-bitkilerde-ureme-buyume-ve-gelisme.html> (09/04/2012)




 
















3. HAYVANLARDA,ÜREME,BÜYÜME VE GELİŞME:


         HAYAT DÖNGÜSÜ:
      Doğada bulunan hayvanlar beslenme, çoğalma şekli, gelişim özellikleri ve yavru bakımı açısından farklılık gösterirler. Bu nedenle hayvan gruplarının hayat döngüleri birbirinden farklıdır.
     Doğada yaşayan canlıların doğması, büyümesi, gelişmesi, üremesi (çoğalması) ve ölmesini içine alan süreye hayat döngüsü denir. Hayat döngüsü üreme olayı ile başlar.
Hayvanlarda da üreme, insanlar gibi döllenme olayı sayesinde gerçekleşir. Hayvanlarda, erkek ve dişi üreme hücrelerinin (sperm ve yumurta hücrelerinin) çekirdeklerini birleşmesine döllenme, döllenme sonucu oluşan döllenmiş yumurta hücresine zigot denir. Zigot oluştuktan sonra gelişerek embriyo denilen canlı taslağını oluşturur. Oluşan embriyoda gelişimini tamamlayarak yeni bir canlıyı oluşturur. Embriyonun büyüyerek gelişebilmesi için beslenmesi ve korunması gerekir. Bunun için embriyoya uygun bir ortam sağlanmalıdır. 



 Hayvanlar ve Özellikleri :
Hayvanlar, iskelet sisteminin bulunup bulunmamasına göre; omurgalı ve omurgasız hayvanlar olarak iki grupta incelenir.






a) Omurgalı Hayvanlar :
İskelet sistemine sahip olan hayvanlara omurgalı hayvanlar denir. Omurgalı hayvanlar kendi aralarında; balıklar, kurbağalar, sürüngenler, kuşlar ve memeliler olarak beş gruba ayrılırlar.
Bütün omurgalı hayvanlar;
• İskelet sistemine sahiptir.
• Döllenme ile çoğalırlar.
• Döllenme sonucu yumurta veya doğurarak çoğalırlar.
• Dolaşım sisteminde kapalı dolaşım görülür. (Kanın sadece damarlar içinde dolaşması).


1- Balıklar :
• Solungaç solunumu yaparlar (Suda çözünmüş havanın oksijenini kullanırlar). • Yumurta ile çoğalırlar.
• Genellikle yavru bakımı görülmez.
• Dış döllenme görülür. (Döllenme olayı ana canlının vücudu dışında gerçekleşir).
• Gelişmeleri sırasında başkalaşım geçirmezler.
• Yavrularını sütle beslemezler.
• Kalpleri iki odacıklıdır.
• Kirli kan solungaçlarda temizlenir.
• Kalplerinde daima kirli kan bulunur, küçük kan dolaşımı görülmez.
• Vücutları pullarla kaplıdır.
• Soğukkanlı canlılardır.


2- Kurbağalar :
• Larva döneminde suda solungaç solunumu, ergin dönemde karada deri ve akciğer solunumu yaparlar.
• Yumurta ile çoğalırlar.
• Yavru bakımı görülmez.
• Dış döllenme görülür.
• Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirirler.
• Yavrularını sütle beslemezler.
• Kalpleri üç odacıklıdır.
• Kirli kan akciğerlerde temizlenir.
• Kalplerinde temiz ve kirli kan taşırlar. (Vücutlarında kirli ve temiz kan dolaşır).
• Nemli bölgelerde yaşarlar.
• Soğukkanlı canlılardır.


3- Sürüngenler :
• Akciğer solunumu yaparlar.
• Yumurta ile çoğalırlar.
• Yavru bakımı görülmez.
• İç döllenme görülür.
• Gelişimleri sırasında başkalaşım değil, gömlek değişimi görülür.
• Yavrularını sütle beslemezler.
• Kalpleri 3 odacıklıdır.
• Kirli kan akciğerde temizlenir.
• Kalplerinde temiz ve kirli kan taşırlar. (Vücutlarında kirli ve temiz kan dolaşır).
• Vücutları pullarla kaplıdır.
• Soğukkanlı canlılardır.


a) Kertenkeleler :
• Tehlike anında kuyruğunu koparır. Düşman kuyrukla uğraşırken kaçar. Daha sonra kopan kuyruğun yerine yenisini yapar. Buna rejenerasyon (yenilenme) denir.


b) Yılanlar :
• Hareket üyeleri yoktur. Sürünerek hareket ederler.
• Bazı türleri zehirlidir.
• Gelişimleri sırasında gömlek değişimi görülür.
• Besinlerini çiğnemeden yutarlar.


c) Kaplumbağalar :
• Vücutlarını düşmandan koruyan kabukları vardır. Bu kabuk dış iskelet değildir, iç iskelete bağlıdır.


d) Timsahlar :
• Nehir ve göllerde yaşarlar.
• Alt çeneleri sabit, üst çeneleri hareketlidir.
• Kalpleri dört odacıklıdır.
• Kalpte kirli ve temiz kan karışmaz. Kalp çıkışında panizza kanalında karışır. Vücudu karışık kan dolaşır.


4- Kuşlar :
• Akciğer solunumu yaparlar.
• Yumurta ile çoğalırlar.
• Yavru bakımı görülür.
• İç döllenme görülür.
• Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirmezler.
• Yavrularını sütle beslemezler.
• Kalpleri 4 odacıklıdır.
• Kirli kan akciğerde temizlenir.
• Kalpte kirli ve temiz kan karışmaz. Vücudu temiz kan dolaşır.
• Vücutları tüylerle kaplıdır.
• Sıcakkanlı canlılardır.
• Ağızlarında diş bulunmaz. Katı besinler taşlıklarındaki taşlar ve kaslar yardımıyla parçalanır.

a) Et Yiyen (Yırtıcı) Kuşlar : Kartal, atmaca
b) Tırmanıcı Kuşlar : Ağaçkakan
c) Tane Yiyen Kuşlar : Güvercin, serçe
d) Su Kuşları : Pelikan, martı, ördek, leylek
e) Uçamayan Kuşlar : Deve kuşu, tavuk, kivi
f) Bal Özü Emen Kuşlar : Gagaları ince ve uzun olan Kolibri
g) Ötücü Kuşlar : Tohumla beslenen keklik, kanarya.


5- Memeliler :
• Akciğer solunumu yaparlar.
• Doğurarak çoğalırlar.
• Yavru bakımı görülür.
• İç döllenme görülür.
• Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirmezler.
• Yavrularını sütle beslerler.
• Kalpleri 4 odacıklıdır.
• Kirli kan akciğerde temizlenir.
• Kalpte kirli ve temiz kan karışmaz. Vücudu temiz kan dolaşır.
• Vücutları kıllarla kaplıdır.
• Sıcakkanlı canlılardır.
• Beslenme özelliklerine göre 3 grupta incelenirler.

a) Otçul Memeliler : Koyun, keçi, inek, ceylan, geviş getiren at ve eşek gibi hayvanlar ile geviş getirmeyenler.
b) Etçil Memeliler : Kedi, köpek, kurt, aslan, kaplan.
c) Hem Etçil Hem Otçul Memeliler : İnsan, ayı, maymun, domuz,
kuşların büyük kısmı ve bazı balıklar.
d) Kemirgen Memeliler : Sincap, kunduz, fare, tavşan.
e) Uçan Memeliler : Yarasa.
f) Yüzen Memeliler : Balina, köpek balığı, yunus, fok.


 
b) Omurgasız Hayvanlar :
Vücutlarında kemikten veya kıkırdaktan yapılmış iskelet sistemine sahip olmayan hayvanlara omurgasız hayvanlar denir. Omurgasız hayvanlar kendi aralarında; tek ve çok hücreli omurgasız hayvanlar olarak iki gruba ayrılırlar.
Bütün omurgasız hayvanlarda;
• İskelet sistemi bulunmaz. Vücudun dik durmasını sağlayan başka yapılar bulunur.
• Dolaşım sisteminde açık dolaşım görülür.(Açık dolaşımda kılcal damarlar bulunmaz)
• Çeşit sayısı çok fazladır.
• Karada ve suda yaşarlar.
• Karada yaşayanları trake ve deri, suda yaşayanları solungaç solunumu yaparlar.


1- Solucanlar :
• Nemli yerlerde yaşarlar.
• Yapı bakımından üç çeşittirler.

a) Halkalı Solucan :Toprak solucanı ve sülük.
b) Yassı Solucan :Tenya = Şerit.
c) Yuvarlak Solucan :Bağırsak solucanı, tirişin, kıl kurdu.

2- Eklem Bacaklılar :
• Vücutlarının dışında kitin denilen örtü bulunur. Sert ve dayanıklı olan bu örtü vücuda diklik ve desteklik sağlar.
• Vücutlarındaki halkalar ve deri kıvrımlarının birbirine eklenmesiyle oluşan yapıya dış iskelet denir.
• Yumurta ile çoğalırlar.
• Böcekler grubunda olan eklembacaklılar başkalaşım geçirirler.
• Yumurtadan çıkan kurtçuğa larva denir.
• Larvanın ergin hale gelinceye kadar geçirdiği uyku dönemine pupa denir.
• Pupa dönemi karasinekte kabuk içinde, ipek böceğinde ise kendi salgıladığı ipekten yaptığı koza içinde geçirilir.

a) Böcekler :Arı, karasinek, sivrisinek, bit, pire, kene, çekirge, tahta kurusu, hamam böceği ve kelebek.
b) Kabuklular :Yengeç, karides.
c) Örümcekler :Örümcek, akrep.
d) Çok Ayaklılar :Çıyan, kırkayak.


3- Süngerler :

4- Mercanlar :

5- Yumuşakçalar : Salyangoz, midye, istiridye, mürekkep balığı, sümüklü böcek, ahtapot.

6- Derisi Dikenliler : Deniz yıldız denizkestanesi.

4- Başkalaşım ve Başkalaşım Geçiren Hayvanlar :
Bazı canlılar dünyaya geldiklerinde ana canlıya benzerken bazıları da benzemezler. Ana canlıya benzemeyen canlılar gelişim dönemleri boyunca başkalaşım geçirerek ana canlıya benzer hale gelirler.
Kurbağaların ve böceklerin yumurtadan çıktıktan sonra yapısal değişikliğe uğrayarak ana canlıya benzer hale gelmesine başkalaşım denir. (Kurbağaların ve böceklerin yumurtadan çıktıktan ergin hayvan oluncaya kadar geçirdikleri gelişim evrelerinin hepsine birden başkalaşım denir).
Kurbağalar ve eklem bacaklılardan böcekler, başkalaşım geçiren hayvanlardır.

a) İpek Böceğinin Gelişim Dönemleri (Başkalaşım Evreleri) :
• İpek böceği salgıladığı yapışkan bir maddeyle (iplikle) yumurtalarını birbirine
bağlayarak etrafa dağılmalarını önler.
• Tırtıl, yumurtaların gelişebilmesi için salgıladıkları iplikle kendilerine koza örmeye başlarlar. (Tırtıl bunu 3 – 4 günde örer).
• Yumurta olgunlaşınca tırtıl oluşur.
• Tırtılın ergin hale gelinceye kadar geçirdiği uyku dönemine pupa denir.
• Pupa dönemi sonunda koza yırtılır ve kelebek oluşur.


b) Kurbağanın Gelişim Dönemleri (Başkalaşım Evreleri) :
• Kurbağadaki döllenmiş yumurta hücresinin gelişmesi sonucu larva oluşur.
• Balığa benzeyen larvalar gelişerek iribaş olur.
• Zamanla iribaş büyüdükçe önce arka bacaklar, sonra ön bacaklar çıkar ve en sonunda kuyruk kaybolur.
• Bundan sonra genç yavru kurbağa oluşur. Yavru kurbağa da gelişerek ergin kurbağa haline gelir.


                                           KAYNAKLAR

 KAYNAK 1: ("www.odevistan.blogcu.com")

KAYNAK 2: (" www.fenokulu.net")

KAYNAK 3: ("www.baybul.com")
 (08/04/2012)

 08/04/2012) 
  
 KAYNAK 5: ("www.masaldinle.com")

KAYNAK 6: ("www.ressim.net")
KAYNAK 7: ("www.fenokulu.net") (MURAT ÜSTÜNDAĞ)
KAYNAK 8:  ("www.issuu.com") 
(09/04/2012)
 

























2.İNSANLARDA,ÜREME,BÜYÜME VE GELİŞME

2.İNSANLARDA,ÜREME,BÜYÜME VE GELİŞME:


 

                     
                         ÜREME ORGANLARI:
1. Yumurtalık: Dişi bireyde iki tane yumurtalık vardır. Bu yumurtalıklar dişi üreme hücresi olan yumurtayı üretir.
2. Yumurta Kanalı: Yumurtalıklarda üretilen yumurtanın döl
yatağına ulaşmasını sağlayan kanaldır. Döllenme burada gerçekleşir.
3. Döl Yatağı: Zigotun yerleştiği ve geliştiği yapıdır.
4. Vajina: Döl yatağı ile dış ortam arasındaki bağlantıyı sağlayan yapıdır.


Erkek üreme organlarının bir bölümü vücut dışında,
bir bölümü vücut içindedir.
1. Testis: Erkek bireyde iki testis bulunur. Görevi sperm üretmektir.Vücut dışında bulunur.2. Salgı Bezleri: Spermlere kaygan bir ortam oluşturarak hareketlerini kolaylaştırır.3. Sperm Kanalı: Spermleri testislerden penise taşır.4. Penis: Spermlerin ve idrarın erkek vücudundan dışarı çıkmasını sağlar. Vücut dışında yer alır.

Videodada görüldüğü üzere konuların tekrarını yapabilirsiniz.



BÜYÜME DÖNEMLERİ:Aşağıdaki
tabloda ve şekillerde embriyonun yaklaşık boy ve kütle artışı görülmektedir.Embriyonun büyüme ve gelişmesi döl yatağında olur. Embriyo besin, oksijen gibi ihtiyaç duyduğu maddeleri plasentadan sağlarken atık maddeleri de bu yolla vücudundan uzaklaştırır.Plasenta, döl yatağındaki dokulardır. Plasenta ile embriyo göbek bağı aracılığla birbirine bağlıdır. Madde iletimi bu göbek bağı sayesinde gerçekleşir.
 
Anne karnındaki iki aylık bir embriyonun ortalama olarak boyu 3 cm, kütlesi 2 gr iken 7. ayda bu değerler 40 cm ve 1000 gr’a ulaşır. Sizler de dünyaya geldiğiniz andan itibaren boyca ve kütlece artan değerlere sahip olursunuz. Canlının hücre sayısının,boyunun ve kütlesinin artmasına büyüme denir. Şu an istediğimiz gibi koşuyor, yürüyor, resim yapabiliyor ve yazı yazabiliyoruz.Bir iki yaşındaki bebekler bu davranışları rahatlıkla yapabilir mi,neden? Büyümeyle beraber vücudumuzdaki organları kullanabilmemiz için bu organların yeni yeni yetenekler ve özellikler kazanıp olgunlaşması gerekir. Büyüme, olgunlaşma ve öğrenme insanların gelişmesini sağlar.
Anne karnındaki iki aylık bir embriyonun ortalama olarak boyu 3 cm, kütlesi 2 gr iken 7. ayda bu değerler 40 cm ve 1000 gr’a ulaşır. Sizler de dünyaya geldiğiniz andan itibaren boyca ve kütlece artan değerlere sahip olursunuz. Canlının hücre sayısının,boyunun ve kütlesinin artmasına büyüme denir. Şu an istediğimiz gibi koşuyor, yürüyor, resim yapabiliyor ve yazı yazabiliyoruz.Bir iki yaşındaki bebekler bu davranışları rahatlıkla yapabilir mi,neden? Büyümeyle beraber vücudumuzdaki organları kullanabilmemiz için bu organların yeni yeni yetenekler ve özellikler kazanıp olgunlaşması gerekir. Büyüme, olgunlaşma ve öğrenme insanların gelişmesini sağlar.



                              KAYNAKLAR:
KAYNAK 1: ("www.fenci.gen.tr")

KAYNAK 2: (" http://issuu.com") 
(08/04/2012)

















1.CANLILIĞIN TEMELİ: HÜCRE

                  1.CANLILIĞIN TEMELİ: HÜCRE


     17. yy.da yaşayan bir bilim insanı olan Robert Hooke(Rabırt Huk), bir sabah heyecanla uyandı. Uzun  zamandır merceklerle ve ışığın yapısı ile ilgili deneyler yapıyordu.Bugün ise kendi tasarladığı ve ışığın şiddetini ayarlayabildiği uzun tüpün içine mercekler yerleştirerek yeni bir deney yapacaktı. Şişe mantarından aldığı incecik bir parçayı incelemekle işe başladı. Gördükleri karşısında hayrete düştü.Şişe mantarında boş odalara benzeyen yapılar gördü. Gördüğü bu yapıların adını “hücre” olarak adlandırdı.


   
Hücre, canlının canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimidir.Tüm canlılar hücrelerden meydana gelir. Doğada bulunan canlılar tek hücreli veya çok hücreli olabilir. Çok hücreli olan soğan zarı ile ağız içinden alınan numuneler (örnekler) bitki ve hayvan hücrelerine birer örnektir.

 
Ağız İçi epital hücresi örneği                          soğan zarı hücresi örneği
Hücrenin temel kısımları : Hücre zarı, sitoplazma ve çekirdektir Ancak çekirdeği olmayan hücrelerde vardır.
       Hücre Zarı: Hücreyi dış ortamdan ayırarak hücreye şekil ve dayanıklılık verir. Hücre zarı canlı, esnek ve seçici - geçirgendir.Böylece her maddenin hücre içine girmesine veya çıkmasına izin vermez.
    Sitoplazma: Çekirdek ve hücre zarı arasını dolduran yapıdır.
Hücrenin yaşamsal olaylarının gerçekleştiği yerdir. Saydam ve
yarı akışkandır. Büyük bir kısmı sudan oluşur.
Sitoplazmada solunum, boşaltım, fotosentez, sindirim gibi yaşamsal olaylar gerçekleşir. Peki, tüm bu olaylar burada nasıl gerçekleşir?Sitoplazmada, hücrenin yaşamsal faaliyetlerinin gerçekleştiği yapılara organel denir.

Çekirdek:
Çekirdek hücrenin hayatsal faaliyetlerini yönetir. Görevleri; hücreyi yönetmek, kalıtım bilgisini taşımak ve hücre bölünmesini sağlamaktır. Aynı zamanda özellikleri sonraki hücrelere aktararak kalıtsal devamlılığı sağlar.Çekirdeği çıkartılan bir hücre yaşayamaz.Kalıtsal karakterleri (genleri) taşır. Bakteri ve mavi yeşil alglerde çekirdek yoktur.Alyuvarların çekirdeği olmadığı için bölünemez.




Hücreden organizmaya:Çevremize baktığımızda bizler ve çoğu
canlının bir tek hücreden oluşamayacak kadar büyük olduklarını görüyoruz.Kendimizi düşündüğümüzde milyarlarca hücremizin olduğunu söyleyebiliriz. Peki bu hücrelerin her biri kendi bildiklerine göre mi iş yaparlar?Vücudumuza baktığımızda hücrelerimizin iş bölümü yaptıklarını görüyoruz. Örneğin bir kemik hücresi ile bir beyin hücresi aynı işi yapmaz.İşte bu şekilde vücudumuzda aynı işi yapmak için bir araya gelmiş olan hücrelerin bir ortak adı vardır. Biz bu ortak ada doku deriz. Örneğin kemik hücreleri bir araya gelerek kemik dokuyu , kas hücreleri bir araya gelerek kas dokuyu oluştururlar.Peki miyarlarca hücrenin bulunduğu bir yapıdaadece dokunun olması mantıklımıdır?Tabiî ki hayır. Dokularda bir araya gelerek organları oluşturur.
Örneğin kemik dokuları bir araya gelerek kol kemiği, bacak kemiği gibi kemikleri oluştururlar.Organlarda bir araya gelerek sistemleri oluştururlar. Örneğin kan, kalp, damarlar bir araya gelerek taşıma sistemini oluştururlar.Sistemlerde bir araya gelerek organizma dediğimiz canlıları oluştururlar.Bu oluşum tıpkı bir basamak gibidir.



                   KAYNAKLAR: 
 kaynak 1:("www.issuu.com")

kaynak 2: ("www.fenci.gen.tr")